top of page

Her paragraf bitene kadar nefes almazsanız benimle yörüngede dönebilirsiniz.

  • Alara Işın Kaya
  • 3 Şub 2024
  • 3 dakikada okunur

Tavsiye Edilen Şarkı: String Quartet No. 8 in C Minor, Op.110: II. Allegro molto, Dmitri Shostakovich


Bu parçayı dinlerken yazdıklarımı anlamak çok zor olmalı, yine de hastalıklı bir romantiğin gerçek dünyasını anlamasından kolay olduğunu tahmin ediyorum.


Yani… demek ki… Demek ki sen çok özel olduğun için çabucak aşık olmamıştım sana. Aramızdakiler çok derin olduğu için unutamamış da değildim demek ki. Ayrılamamış olmamız kaderin kırmızı iplerine dolandığımızdan değildi öyleyse. Ve aşk, aşk gerçekten ömürde birkaç kere yaşanırdı ve ben haklarımı tüketeli epey olmuştu. Anlamam gerekiyordu, fark etmiş olmam gerekiyordu… gerekiyordu. Kendimi özel sandığımdan aşk romanlarını yaşarım sanıyordum. Çok özeldim ayrı, o kadar tiksindirici bir şekilde özeldim ki, beynimdeki işlevsizlikleri görene kadar dünyanın bana ait olduğunu sanardım.


nefes.


Sen de dünyanın sana ait olduğunu sanardın, ne çekici gelirdin ama bana, tanrı biliyor iyi değildim. O acınası bedeninle inandırdın beni kendine. Sen dünyanın tepesinde oturuyordun ve ben soluk renkli bir uydu gibi etrafında dört dönüyordum. Nereye gitsen gelirdim, ne yapsan izlerdim, yörüngen benden sorulurdu, benim evimdi hayatın. Sense duvarına kocaman bir ayna asmış yemek yerken, çalışırken, gülümserken onu izlerdin.


nefes.


Çaktırmadan yanaşır bakardım yansımaya, sanardım ki gördüklerimiz aynı. Beraber tekrar ederdik: ‘’Sen cidden özelsin.’’ ‘’Senin gibi birisini iki cihan bir araya gelse bulamaz.’’ ‘’Tabii ki de şaka yapıyorsun, onun güzelliğinden kime ne!, seni tüm dünya arzuluyor.’’


nefes.


Sen saçlarını düzeltirdin, ben omuzlarını incelerdim. Seslerimizin tınısı örtüşür, gözlerimizin rengi bir olurdu. Olur muydu?.. Benim mavimi sen kahverengi görüyordun, yine de gökyüzüne baktığımızda ikimiz de maviliklerden söz ediyorduk. Benim dünyam sendin, senden zamanla nefret etmeyi öğrendim; senin dünyan sendin, zamansızca ondan nefret etmiştin.


nefes.


Yine de nefret ettiklerimiz yuvamızdı, yuva yuvaydı ve sonsuz acı anlamına gelseydi bile sığınaktı. Beni yörüngende tutardın. Ama hala da aynaya baktığında kendinden başkasını görmekten nefret ederdin, senin diforin beni korkuturdu. Yokluğun mu daha çok üzerdi beni, varlığın mı daha çok korkuturdu karar veremezdim. Kaçacak delik arardım duvarda, bulmuştum da. Fark ettirmeden ikimize de, senin beni fark etmeksizcesine sevmenin yolunu bulmuştum. Varaklı gümüşlerin içerisine sığınmıştım, ve sen, sen baktığında o aynaya, artık benim değil kendi mavini görüyordun. Anlıyor muydun farkı, görüyor muydun benim kara gözlerimdeki mavilikleri emin değilim. Gökten kastımız bir değildi evet, senin iç dünyanı bilmeyen soluk uydundum ben. En kötüsü de gayet iyi biliyordum ne olduğumu. En acınası olan da buydu.  Çaresiz duruşumdaki dipsiz korku: senin de bunu hissedebilecek oluşun.


derin bi nefes.


Dipsizin de dibi vardı: benim diforim içinde bulunduğum çaresizliğin farkına varıp yörüngenin solundan def etmendi beni. Soluklaştıkça soluklaştı rengim, aynandan süzülerek akmaya başladım, ve sen fark bile etmedin. Fark edilemeyecek olmak, gölge olmak, ve gölge bile olamayacak olmak içime doldukça doluyor, şansızlıklar beni buluyor, bulmadığı günlerde kalkıp kendilerinin ayağına gidiyor, cümlelerimi uzatıyor, nefes alışlarımı kısaltıyor, seviyor, daha da çok sevmiyor, nefret ediyor, soğuyor, buz gibi oluyor, içime korlar doluyor, o korlar buzları duman ediyor, sular seller akıyor, o sular seller kafamda seni boğuyor, boğuyor, boğuyor, akıyor ve korkularımı süpürüyor, nefret, aşk, ben, bensizlik, sensizlik, ben mi sen mi, kim, kimim ben, sen kimsin ki bensin ve ben, ve ben, ve ben, ben bulanıyorum, ben artık o sular sellerim, öfarili bi diforiyim, arka planda dramatik bir senfoni…


uzun bi nefes. geri verme.


Aynanın camları parçalanıyor, mavi gözler yerini iri kahvelere bırakıyor ve sen, camlar altında kalıyorsun, ben, o camların sana savruluşunu izliyorum ve özgürleşiyorum. Özgür! Dünya hızlanıyor, ben de eşlik ediyorum ona, koşuyoruz, camlar arkamızda ve sen… Dünya duruveriyor, o ani duruş yerinde duramayan beni senden uzağa savuruyor ve bir anda gaz bulutuna dönüşerek patlayıp yok oluveriyor. Her şey paramparça: ayna, dünya, egon, hayallerim, ben. Ben o boşlukta savruluyor ve savruluyorum… Uyduyum dünyasını terk eden ve sahibesini terk eden yansımayım. Bana yeni dünyalar, yeni çerçeveler lazım, bana ev lazım, ev! Ev istiyorum, huzur istiyorum ama ikisini tutamıyorum ellerimle. Boşlukta sürükleniyorken biri sesleniyor arkamdan;

şimdi ver.


HEY!


nefes.


Tanrım uzayda değilim, bir ağacın tepesindeyim. Hayal dünyamdan çıkmam şart benim, yoksa… Ayağım kayıyor ve düşüyorum o yüksek ağaçtan. İki dal görüyorum önümde, birinde huzur var evsiz, diğerinde ev var huzursuz. Daldaki çifte kumrular benimle alay ediyorlar: Seç sevgiyi şimdi, seç bakalım. Huzuru seçiyorum, yurtsuz bir gezgin olmayı yeğliyorum, var gücümle asılıyorum o dala. Elimde kalıyor dal, ve ben düşüyorum. Düşerken içi huzursuz kuşlarla dolu yuvaya çarpıyorum, o dal yüzümü kesiyor. Acıyla gözlerimi kapatıyorum, seçtiğim mutluluğun acısını yaşayamadan seçtiğim acıyı yaşıyorum. Gözlerimi açıyorum: yörüngendeyim. 


nefes...

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
Süpürge ile Kestirmeden Hayaller

Tavsiye Edilen Şarkı: Savage Daughter, Ekaterine Shelehova Yıllar yıllar önce oyuncaklarını çok seven bir küçük kız varmış. Her gün başka...

 
 
 
Her Aşk Biraz Ürkünçtür

Tavsiye Edilen Şarkı: Towards Destiny, Mohammadreza Aligholi Sen hep gelirim diyip gelmeyendin. Ben ise giderim diyip gidenlerdendim....

 
 
 
Notlarımdan 1

The world never recognized I was the villain, letting them suffer for the sake of peace. A hero may keep the peace, but not halt the...

 
 
 

Yorumlar


FOLLOW ME

  • Instagram Sosyal Simge

© 2002 proudly made in Turkey

bottom of page