Süpürge ile Kestirmeden Hayaller
- Alara Işın Kaya
- 9 Ara 2023
- 2 dakikada okunur
Tavsiye Edilen Şarkı: Savage Daughter, Ekaterine Shelehova
Yıllar yıllar önce oyuncaklarını çok seven bir küçük kız varmış. Her gün başka bir bebeği seçer, eşyaların yerini değiştirir kendine yeni bir dünya kurar ve başka arkadaşlar, başka sevgililer yaratırmış. Bazen kötü şeyler de gelirmiş başına, bu başka başka insanlar ellerinden tutarmış o zaman onun. Her elini tuttuğuna bakar ve severmiş bu küçük kız. Elleri büyükmüş, küçükmüş, soğukmuş, terliymiş, kıllıymış, kırışıkmış hiç umursamazmış.
Yıllar geçmiş, bu kız insanların elini tutmayı sevmez olmuş, daha henüz kendisine değmeyen teni kokusu ile, şekli ile yargılarmış. Sürekli de üzgünmüş artık, ne kafasında kurduğu insan olabiliyor, ne çevresini bozup düzebiliyor, ne de olmayan bir aşkı yaratabiliyormuş dünyasında. Artık oyunlar bir saat değil, bir ömür sürüyormuş. Koskoca insanlar ona geliyor, kendisini, olması gerektiği çevreyi, aşkını ve dünyasını seçmesi gerektiğini söylüyormuş. Ama o küçücük bir kızmış hala, gözüne tüm hikayeler ya yetersiz ya da tüm hikayeler güzel geliyormuş, kafası karışıyor kollarını bağlıyor ve söyleniyormuş.
Koca koca insanlar yine gelip söylüyormuş ona, sen busun bunu yap. Bazen yapıyor, bazen yapmıyor ama her seferinde de neyim ben diye soruyormuş kendine?
‘’Hangi bedeni, hangi bebeği çok sevdim ki hayatım boyunca ona sıkışmaya karar verebildim? Aynaya baktığımda gördüklerimle anlamıyorum ki kim olduğumu, ben nereden anlayacağım ne istediğimi?’’
Bunu diyemiyormuş kendine, o yüzden doluyormuş gözleri. Doluyormuş ve ayaklarını sürüye sürüye geçtiği sokaklarda hıçkıra hıçkıra ağlıyormuş. Ağlarken dizleri titriyor, midesi ağzına geliyor, olmamış olaylardan korkuyor, olmuş olaylardan korkuyor ve zaman ve mekan arasındaki bir boşlukta sıkışıp olmamış olmayı diliyormuş. Yeni bir hayat istemiyormuş, şimdikini de istemiyormuş, geçmişi ve geleceği istemiyormuş, sorumluluğu ve gerçekliği istemiyormuş. Yağmurun makyajı bozmadığı, kazakların onu terletmediği, başarının dizlerini kanatmadığı, aşkın ulaşılabilir ve sevginin basit olduğu dünyasını istiyormuş. Alacağı kıyafetlerin ve yemeğin parasını hesaplamamak, insanların ona yalan söyleyebileceğini hiç düşünmemek, iyi niyetle birilerine yakalaşabilmek ve başkalarının da ona yaklaşabilmesine izin vermek, acı çekmeden öğrenmek, heyecan, heves ve mutluluk istiyormuş.
Kendine de çok kızıyormuş, insanlar da kızmasalar da sinir oluyormuş onun bu gerçekten kopukluğuna. Olmaz diyorlarmış, olmayacak şeyler peşinde. Ama ne yapsınmış, o da olmayacak bir insanmış, tutmuş koca kadın olmuş sözde, ama hala olamamış. Canı sağ olmuş, büyümüş, ayıcığını alıp yetişkin dünyasında sarılarak uyumuş ona. Yetişkin dünyası kıyafetlerinin arkasına iki kuyruklu saçını, hayali karakterlerini ve yazdığı yazıları saklamış. İstemediği sıralarda otururken gözleri dolmuş ama neyi istediğini de bulamadığından akıtmış tutsaklarını, akmış gitmiş yaşlar. Zaman gibi. Sevememiş gerçek insanları. Sevememiş zorunlulukları. Sevememiş sabit olması gereken her şeyi. Kendini, evini, işini, yazdıklarını çizdiklerini, sevdiklerini. Ama kalkıp her sabah aynı güne uyanmak istediğini söylemiş. Söylemiş çünkü, eğer sevmeyecekse hayatını, her gün sevmediği farklı bir güne uyanmak istememiş. Bu yüzden insanlara burnunu büke büke, ben hep böyle biriydim demiş, sesi bedeninin içinde yankılanmış, içeride kimse yokmuş.
Kimse olamamış, kimseyi seçememiş, kimsenin elinden tutamamış, çünkü gerçek o hiçbir zaman bir bedenin içinde değilmiş. Yukarıdan izliyormuş o oyunları hala, gülümsüyor ve değiştiriyormuş karakterleri, gördüklerini ve göremediklerini.
Sanıyormuş ki insanlar, o; bir kadın, o bir kız çocuğu, o bir hayalperest, o bir inkarcı.
O yokmuş.
Sadece ben varmışım. Hikaye de bu kadarmış.


Yorumlar